Türkiyənin hamallığı bırakması lazım…
Hazar Denizinden çıkarılan doğalqazı Türkiyə üzərindən Avrupaya taşıyacak boru hatlarının hayata geçirilmesi için Bakıda imzalar atıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bakıda, «TANAP’taki hissemizi yüzde 30-a çıkarmak istiyoruz» şeklinde bir açıklama yaptı. Bakan Yıldıza katılıyorum, ama sadece TANAP-ta değil boru hattının diğer taraflarında da Türkiyənin bulunması gerekir. Eger bu günlerde Gürcüstan ve Balkanlardakı yani qazın çıktığı ve nihai pazara ulaştığı yerlerde Türkiyə ortak olarak bulunmaz ise gelecek yıllarda sadece transit geçiş ülkesi olmaya devam eder. Zengin doğalgaz kaynaklarına yakın olmasının da sanıldığı gibi bir artı değeri olmaz.
Gürcistandan geçen Güney Kafkas Boru Hattı (SCP) genişletilecek, ama hissedar olarak Türkiye varmı? Yunanistan, Arnavutluk üzerinden İtalyaya geçecek olan Trans-Adriyatik Boru Hattında (TAP) Türkiye yok. Sadece Türkiye üzerinden geçecek olan Trans-Anadolu Boru Hattında (TANAP) hissemiz var. Fakat yüzde 20 olan oranı yüzde 30-a çıkarmak istiyoruz. Bu doğru adım, ama eksik. Hadi qazı Anadoluya iletecek Gürcüstan üzerindeki SCP tarafı belki çok önemli olmaya bilir, fakat TAP-ta Türkiyənin ortak olması şart. Hisse oranının ne olacağı önemli değil, ama mutlaka hissemizin olması gerekir. Tabii ilerde qazın fiyatlanacağı, ihracat, ticaret yapma şansı olacak bir Türkiyə planlıyorsak… Bunları düşünecek bir vizyonla bakmıyorsak kafa yormaya gerek yok. Hazarın, Irakın, İranın ve dahi başkalarının qaz geçer Türkiye bakar.
IEA Başkanı eksik anlatıyor
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Başekonomisti Dr. Fatih Birol, kısa süre önce TÜSİAD-da iş adamlarımıza «World Energy Outlook 2013» raporunun sunumunu yapmış, kendisine sorulan sorulara da cevap vermişti. Açık ve net ifade edeyim Birolun Türkiyəyə biçtiği rolden bir şey anlamış değilim. Çünkü Fatih Birolun anlattığı hikayeleri BOTAŞa yeni girmiş bir memur da azıcık ingilizcesi varsa, bizim için toparlaya bilir. Halbuki Fatih Birol biri kiminden, tecrübesinden beklenen, Türkiyənin enerji merkezi ola bilmesi için neler yapması gerektiği noktasında stratejik eksikliklerimize temas eden tespitlerdir. Ama onları ne hikmetse es geçiyor.
2020 yılında Türkiyənin enerji faturası yılda 80 milyar dolar düzeyine çıkacakmış ve kurtulmak için önemli üç noktaya dikkat etmemiz gerekiyormuş. Trans Anadolu Doğalqaz Boru Hattına (TANAP) dikkat etmesi, Irak (hangi Irak olduğu netleştirilmesi gerekir) ve büyük qaz stokları olan İsrail ile olan ilişkilerini de geliştirmesi gerekiyormuş. Bunlara dikkat ederse Türkiyə beş yıl içinde dünyanın en önemli enerji merkezlerinden biri haline gele bilirmiş. Anlayacağınız Fatih Birol da halen daha Türkiyəyə enerjide hamallığı öneriyor. Enerji kaynaklarında nasıl var ola bileceyimizden, yani qaz ve petrol üretim sahalarına gire bilmenin yollarından, petrol ve gazın ticaretini yapacak konuma gelmekten bahs etmiyor. Boruların Türkiyə üzerinden geçmesinden dem vuruyor. Diyelim ki TANAP geçecek. Türkiyənin hissesi de yüzde 20-den 30-a çıkacak. Söylermisiniz, buradan gelecek gelir Türkiyəni tatmin edermi?
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattından (BTC) yıllık 200-250 milyon bir gelire bile uzun uğraşılar neticesinde kavuşa bildik. TANAP-ta da aynı hataların tekrarlanmaması için bir vizyon konması gerekmezmi? Doğalqazda sürekli olarak Türkiyə neden transit ülke ve tüketici olarak gündemde olsun? Qaz ticareti ve Türkiyə üzerinden geçecek doğal qazların reexport için de bir azcık kafa yorsa, fenamı olur?