İrana dəstək
Türkiyədəki son yaşanan yolsuzluk ve rüşvet tartışmalarının ən önemli ayağında İran var, ama İrandan ses-soluk çıkmıyor. Çünkü son hadiselerle Türkiye üzerinden, İrana olan sevkıyatların bir gün aksayacağı bekleniyordu. İran yönetimi, yurtdışında 40 civarında olduğu ifade edilen İranlı iş adamı vatandaşları üzerinden ambargoyu delecek formüller geliştirip, elindeki varlığı olan petrol gibi ürünlerini dünyaya pazarlıyordu. Amerika ve diğer Batılı ülkeler, nükleer programı konusunda İranı köşeye sıkıştırmak ve şartlarını kabul ettirmek için BM Güvenlik Konseyi üzerinden ve ya başka müeyyidelerle üzerine gidip, ambargolar uyguladılar. Her geçen gün de şartları ağırlaştırıp, ambargo halkasını daralttılar. BM Güvenlik Konseyinde nükleer proqramın gelişimini engellemeye yönelik müeyyideler, şahısları, ilgili kurumları, proqramları ve maddi açıdan ön almak için şirketleri hedef alıyordu. 2010-dakı ilave müeyyidelerle İranın dış ticaretine, para piyasalarına, başta enerji olmak üzere önemli sektörlerine yeni kısıtlamalar getirildi. Türkiyede 2011-də sıkça tartıştığımız, TÜPRAŞ-ın ham petrol alımı sebebiyle de gündeme taşıdığımız İranın petrol satışlarını Amerika kısıtladı. Özetle, Amerika ile iş yapan, Amerika mali sistemini kullanan bütün yabancı kurumların, şirketlerin, bankaların İran ile ilişkilerini kesmesi istendi. Bunun için de bir takvim açıklanıp, «Şu tarihe kadar ilişkinizi sonlandırın» dendi. Böylece İran çeşitli yöntemlerle ambargoları delip, çeşitli ülkelerle yaptığı ticarette, para transferinde zorluk yaşamaya başladı. 2012-də bankalararası para transfer sistemi olan SWİFT işleminde de İran bankalarına ambargo konmasıyla, dışarıda olan paralarını da İrana getirmekte zorlanmaya başladı. 2013-ün ortalarında ise İranın dünya ile ticari ilişkileri durma noktasına geldi. Türkiye ise komşusu İrandan alacağı doğalgaz ve petrol paralarını Türk Lirası olarak, bir kamu bankası olan Halkbankta tutacağı ve İrana para transfer etmeyeceği şeklinde bir formülle ticaretine devam etti. İrandan Türkiyenin aldığı enerji ürünlerinin karşılığını TL olarak Halkbanka yatırdı. İran makamlarının akredite ettiği şirketlere ve isimlere de TL olarak ödeme yapmaya başladı. Bu bazen İrana satılan herhangi bir ürünün karşılığı olurken, çoğu kere ise Türkiyede altına dönüştürülüp çeşitli kanallardan İrana gönderildi. Ancak önemli bir ayrıntı; Ödemeler her şahısa ve şirkete aynı hızda yapılmıyordu. Türkiyedeki aracılar önemliydi. İşte İran ile Türkiye arasındaki bu alış-veriş dünyanın çeşitli noktalarındaki İranlılara da ilham kaynağı olmaya başladı. Kaynağı belli olmayan, karşılığında bir iş, ticaret görünmeyen paralar, altınlar Türkiyeyi üst olarak kullanmaya başladı. Bundan faydalananlar, nemalananlar olduğu gibi İrana ambargo uyğulamak için çeşitli sistemleri harekete geçiren Amerika ve diğer Batılı ülkeleri de rahatsız etmeye başladı.
Hasılı, Türkiyenin hal-hazırda yaşadığı para ve altın kaynaklı sorunlar, İrana uygulanan mali tecridin kırılmasında rol oynamasından başka bir şey deyil…