Füzeler və NATO-ya entegre məsələsi
Yıllarca savunma sanayimizi, dost bildiğimiz ülkelere havale ettiğimiz için büyük bir rahatlıkla yangelip yatmışız. Onca hadise de gözümüzü açmamış, neden? Şimdi savunmamızda gerekli olan donanımları kendimiz yapalım, teknolojik kazanımlar sağlayalım, en azından parasını verdiğimiz ürünleri adam gibi kullanmak, bakım, onarım ve teknolojik gelişimlerini sağlaya bilmek için harekete geçelim dediğimizden, müttefik bildiğimiz ülkelerden destek görmüyoruz. Bakın «Yüksek İrtifa Hava Savunma Füzesi İhalesi»ne… En yüksek fiyatı da müttefikler vermiş, teknoloji transferine de onlar yanaşmamış. Bu gün yükseği, yarın alçağı derken adamlar haklı olarak önemli bir müşteriyi kaçıracak, hem de bölgedeki dengelemede, istediğini kayırmada sıkıntı yaşayacak.
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussene sormuşlar, o da üstü kapalı mesajını iletmeye devam etmiş:»Yüksek irtifa hava savunma füzesi ihalesinde hangi sistemi seçeceğine Türkiye» karar verecek. Ancak sistemin diğer ittifak üyelerindeki benzer sistemlerle uyumlu olması son derece önemlidir. «Hali hazırda müttefiklerimiz için de bu ihaleye girip de alamayanların elindeki tek silah bu, başka ne diyeceklerki.
NATO Savunma Bakanları Toplantısı sırasında basının sorularını cevaplandıran Rasmussen, Türkiyenin ihaleyi Çin şirketine verme kararının toplantıda gündeme gelmediğini de söylemiş. Henüz nihai karar bekleniyor. Asıl gürültü o zaman çıkacak! Demekki şimdilik bu açıklamalarla gerekli mesaj veriliyor. NATO perspektifinden bakıldığında, alımı planlanan sistemin diğer ittifak üyelerindeki benzer sistemlerle birlikte çalışa bilmesi, uyumlu olması son derece önemliymiş. Rasmussen haklı, sadece NATO perspektifinden değil, her açıdan Türkiye perspektifinden de bakıldığında da makul olan mevcut sisteme uyumlu olanı almak. Böylece zamandan, paradan, personelden, bakımdan, sistemden, daha geniş bir ağdan hasılı bir çok şeyden faydalanmak için son derece mühim. Ancak o eşik çoktan geçildi. At da terli.
Mesela Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) Uzay ve İHA Daire Başkanlığı»nca teknik şart namesi hazırlanan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü»ne alınacak bir adet gözetleme uçağı içinde NATO»ya sormamız gerekir? Özellikle Müsteşar Murad Bayar ve yardımcısı Sedat Güldoğana sormak istiyorum. «Sektörel Stratejik Gelişim» adı altında NATO-nun ağır ülkesi ABD-deki SNC firmasından tek kaynak olarak sipariş vermek zorundamıyız? Yoksa ihale açıp, ihtiyaçlarımızı belirtip, teknik ve mali kriterler çerçevesinde en uygun teklifi veren-ve levki NATO üyesi olmasın-bir başka ülkeden alamazmıyız?
Ben size bizdeki kurulu hazır düzenin yani statükonu, yıllardır NATO ülkesi çatısı altındaki ülkelerden, «sistem entegrasyonu» adı altında, yüksek fiyatlardan ve de ihalesiz, araştırmasız alımlar yaptıklarını söylersem, ne dersiniz? Bu sebeple Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Savunma Sanayu İcra Komitesinden (SSİK) çıkan yüksek irtifa savunma füzesi ihalesi kararı ülkemizin bu alanda kabiliyetini geliştirmesi için hayati önem taşıyor. Türkiyenin istediği şartları karşılayan ve en uygun teklifi veren Çine karşı sadece NATO üyesi ülkeler ve NATO-nun resmi temsilcileri değil, bizdeki menfaat uzantılarının da karşı olduğunu söylemeye gerek yok?
Ne demek istediğimi daha açık yoldan test etmek istiyorsanız, emeklilik sonrası parayı pulu seven, bir yerlerde danışmanlık gibi işler üstlenen bir-iki tane emekli paşa bulup sora bilirsiniz. Hatta Savunma Sanayi Müsteşarlığında bu işlere kafa yormuş, yılların ticaret erbabı bürokratların da fikrini ala bilirsiniz.
Netice itibariyle Başbakan Erdoğan, SSİ Küyesi Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Genel Kurmay Başkanı Necdet Özelin aldığı yüksek irtifa hava savunma füzesi kararı, tekbaşına savunma merkezli değil. Savunma mentalitesini güçlendirmek, kabiliyetini ve caydırılıcığını artırmak için atılmış bir adım. Mevzu da tekbaşına füzelerin NATO-ya entegresi meselesi bağlamında tartışılacak bir konu değil.