İstanbulu da Konstantinopolis yapacak mısınız?
MHP Genel Başkanı Bahçeli, demokratikləşmə paketiylə yerləşim yerlərinin isimlərinin dəyişməsinin söz konusu olacağını bəlirtərək, «Sayın Başbakan İstanbul’u da Konstantinopolis yapacak mısın?» dedi. Anadolu Agentliyinin xəbərinə görə, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partiyasının «Milli Dəyərləri Qoru və Yaşat» açıq hava toplantıları kapsamında «Demokrasi» temasıyla Kazlıçeşme’de düzenlediği mitingte yaptığı konuşmada, demokrasinin tehdit altında olduğundan kimsenin kuşkusu olmadığını belirterek, «Demokrasiyi paketə sığışdıran, demokrasiyi şübhəli paketlərin içinə yerləşdiren Başbakan Erdoğan, əgər şərtlər müsaid olursa darağacına da çıxarmaqdan, bölücü xainlərden oluşan edam mangasının önünə qoymaqdan qaçınmayacaqdır» deyə konuşdu.
«Soruyorum sizlere, öğrenciyle kavga eden Recep Tayyip Erdoğan mı demokrattır?» diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
«Milleti kendisine oy veren-vermeyen diye ikiye bölen Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi aşığıdır? Yandaş medya dışındakilere saldıran, iş alemini kuşatan, muhalif sesleri kısan, itirazları nefretle bastıran Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi sevdalısıdır? Türk gençliğini tinerci-inançlı diye ortadan ikiye ayıran, ‘ayyaş’ diyerek ona buna saldıran, hayatın her alanını tanzime girişen, yolsuzlukta bir numara, bölücülükte iki numara, çocukta üç numara, Mısır’da dört numara olarak kılıktan kılığa giren Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi havarisidir? Başbakan Erdoğan’a göre, Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini istemeyenler, ekonomideki sanal başarıları hazmedemeyenler Gezi Parkı’nı bahane etmiştir. Faiz lobisi devreye girmiş, karanlık çevreler komplo kurmuş, yabancı medya olayları kışkırtmış, yedi düvel neredeyse AKP’yi hedef almıştır.»
Demokratikleşme paketine eleştiriler
Başbakan Erdoğan’ın millet iradesine, ara rejim dönemlerini aratmayacak şekilde ambargo koyduğunu, «ben yaptım oldu» mantığıyla «sözde» demokratikleşme paketi açıkladığını söyleyen Bahçeli, demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
«Başbakan, PKK’ya ilkyardım ve destek hizmetleri sunmuştur. Başbakan paketlediği demokrasiyi PKK’ya yüz görümlüğü olarak takdim etmiştir. Bu işten İmralı canisi, arkası geleceğinden dolayı tabii olarak memnundur. Kandil çetesi oyun bozanlık yapsa da peş peşe gelecek taviz ve teslimiyet paketlerinin müjdesini aldığından, mağaralarda sevinç taklaları atmakta, Başbakan’ı kanlı Keleşlerle uzaktan uzağa selamlamaktadır. Toplumsal infiale sebep olmamak için, yetmez ama evetçiler, sözde aydınlar, bölünmeden medet uman vicdansızlar, teröristler görüntüde şikayet etseler de aslında keyiflerine diyecek yoktur. Türkiye, 30 Eylül günü AKP’nin PKK’ya rezilce boyun bükmesini, tehditlerinin meyvelerini hayal kırıklığı eşliğinde yaşamıştır. Başbakan demokrasiyi pakete koyup, İmralı canisiyle terör örgütünün arasına atmıştır. Yargıyı torbalayan, seçim rüşvetlerini kolileyen, seçim çalışmalarını TOKİ’leyen, demokrasi ve özgürlüğü pür dikkat pakete yerleştiren Başbakan’ı Türk milleti kızgınlıkla izlemiştir. PKK terör örgütü neyi beklemişse parça parça almış, izleyen dönemde almaya da devam edecektir. PKK terör örgütü neyi ummuşsa Başbakan imdada yetişmiş, bundan sonra da yetişmeyi sürdürecektir. Bugün Türkiye’yi PKK’ya yem eden, Türk milletinin itibar ve saygınlığını zelil hale getiren, bölücülüğe statü, rütbe ve prim kazandıran garabet bir kişilik başbakanlık görevindedir. Türk milletinin oylarıyla 1994 yılından beridir gündemde olan, İstanbul’u eline yüzüne bulaştırdığı gibi, Türkiye’yi de perişan eden bu zat, artık PKK’dan yaldızlı takdirname almaya hak kazanmış olsa gerektir. Sözde demokratikleşme paketinin her satırında PKK’nın dahli, parmağı, yönlendirmesi ve hükmü vardır. Göz boyamak, akılları çelmek ve sırf uyanıklık namı hesabına pakette bazı makul düzenlemelere de gidilmiştir.»
İstanbul’u da Konstantinopolis yapacak mısınız?
Bahçeli, demokratikleşme paketiyle anadilde eğitimin önünün açıldığını ve Türkiye’nin bölünme tüneline iyice sokulduğunu, Türkçe hasımlarının yeni bir mevzi elde ettiğini ileri sürerek, «Böylece bölünmenin en önemli dönemeci geçilmiştir» dedi.
Yerleşim yerlerinin isimlerinin de değişmesinin söz konusu olacağını kaydeden Bahçeli, «Sayın Başbakan İstanbul’u da Konstantinopolis yapacak mısın? Bizans’ı yeniden diriltecek misin? Karadan gemi yürüten, çağ açıp çağ kapatan kahraman ceddimizin yüzünü kara çıkaracak, kemiklerini sızlatacak mısın? Vefasızlıklarına, ihanet serisine yeni bir halka ekleyecek misin?» diye konuştu.
Andımız
İlkokulda okutulan «Andımız» uygulamasının kaldırılmasına da değinen Bahçeli, sert ifadelerle Başbakan Erdoğan’a yüklenmeyi sürdürdü. Bahçeli, şöyle konuştu:
«Başbakan ve hükümetine göre Andımız, Faşist bir zihniyetin yansımasıdır. Başbakan Erdoğan ve hükümetine göre Andımız, militarist ifadelerle doludur. Buradan Başbakan ve gerçek faşist, zorba ve yıkım ekibine sesleniyorum; siz ne yaparsanız yapınız, Türk milleti Andına sahip çıkacaktır. Siz ne yaparsanız yapınız, Türk milleti yeminlerinin yanında olacaktır. İster BOP’a eşbaşkan olun, ister sessiz ve sinsi devrimlerle vakit geçirin, ister Kandil’e uşak olun, ister İmralı canisinin elinden müzakere afyonu yutun, isterse de Sevr’e onay veren dedelerinizin izinden yürüyün hiç fark etmeyecektir. Türk milleti alayınızı şaşkına çevirecektir. Milliyetçi Hareket’in gücü hepinize yetecektir. Andımızı söyleyerek yürüyeceğiz, milleti yükselterek, ayrımcılığı def ederek, marşlarımızı çalarak koşacağız, dünümüzden ayrılmayarak geleceğe bir mızrak gibi varacağız. Sayın Başbakan PKK’yla, BDP’yle kol kola girerek Andımızı kaldırabilir, milli emanetlere yüz çevirebilirsin. Fakat Milliyetçi Hareket’in iktidarında yasal ve demokratik imkanlarla tüm tahribatlar onarılacak, kayıplar giderilecek, haklar ve milli ilkeler tekrar iade edilecektir. Haberin olsun Sayın Erdoğan, Yüce Divan biletin çoktan kesilmiştir. Fırsatın varken, henüz zamanın bulunuyorken kaçmak ve yabancılara sığınmak için tüm hazırlıkları şimdiden yapman senin yararına olacaktır.»
Bahçeli, bu sözlerin ardından Andımız’ı partililerle birlikte okudu. Partililere katılımları nedeniyle teşekkür eden Bahçeli, konuşmasını, Ziya Gökalp’in, «Yolumuz gaza, sonu şehadet/ Dinimiz ister sıdk ile hizmet/Anamız vatan, babamız millet/Vatanı ma’mur eyle Yarabbi/Milleti mesrur eyle Yarabbi/Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun» ve Mustafa Kemal Atatürk’ün «Ne Mutlu Türküm Diyene» sözüyle tamamladı.